24 Aralık 2014 Çarşamba

Allah'ın yarattığı imtihan çok kolaydır


Din ahlakından uzak yaşayan insanlar hayatları boyunca kendileri için çeşitli hedefler belirlerler. Bu hedeflerin ortak noktası ise genellikle sadece dünya hayatına yönelik olmalarıdır. Örneğin uzman bir doktor, başarılı bir mühendis, iyi bir baba, çok para kazanan bir iş adamı ya da dünya çapında ünlü bir sanatçı olmak ve benzerleri, birçok insanın en büyük ideallerinden sayılabilir. Bunların dışında daha pek çok alanda insanlar başarıyı, mutluluğu ve rahat bir yaşamı elde edebilmek için çalışır, çaba sarf eder, kimi zaman çeşitli fedakarlıklarda bulunurlar ve kendilerince "bir yerlere gelmeye" çalışırlar. Ancak, tüm bunlara daldıklarında, dünyada bulunmalarının asıl amacını unutur veya görmezlikten gelirler.

Oysa her insanın tüm hayatını ve bir gün gelip de mutlaka öleceğini düşünerek, kendisine bazı sorular sorması gerekir. "Ben bu dünyada niçin varım?", "Var olmamın amacı nedir?" "(Örnek olarak) Belki iyi bir mimar olup çok sayıda bina tasarımı yaptım, zengin oldum, mal mülk sahibi oldum, bir ünvan kazandım, tanındım, ama bütün bunlar bana ne kazandırdı? Ölümümden sonra bunlardan hangisinin bir anlamı kalacak? Dünya üzerinde bıraktıklarımın bana ahirette ne gibi bir faydası olacak? Yaşamım sadece bu dünya hayatımdan mı ibaret?" İşte bunlar her insanın, kendisine ölüm gelmeden evvel sorması gereken sorulardan bazılarıdır.


Bu noktada şunu belirtmek gerekir; insanlar elbette ki meslek sahibi olacaklar, hatta mesleklerinde son derece başarılı olmayı da dileyecekler ve bunun için çalışacaklardır. Ancak bunların her birinin insanın nihai hedefi için birer araç olduklarını unutmamak da çok önemlidir. Ne var ki insanların büyük bir bölümü asıl amaçlarını unutur veya görmezden gelirler ve tüm hayatlarını aslında araç olan bu geçici geçimliklere adarlar.


Oysa her insanın çok az bile düşünse ulaşabileceği çok önemli bir gerçek vardır: Allah dünyayı da insanları da bir hikmet üzerine yaratmıştır. İnsanların yaratılış amacı Kuran'da bildirildiği üzere yalnızca Allah'a kulluk etmektir. Dünyanın yaratılış amacı ise insanların ahiretteki konumlarının belirlenmesi için bir imtihan yeri olmasıdır. Allah bu gerçeği Kuran'da şöyle bildirir:


O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır. (Mülk Suresi, 2)


Allah insanlara dünyanın geçiciliğini ve sonsuza kadar yaşayacakları asıl mekanın ahiret olduğunu anlamalarını sağlayacak çok fazla delil vermiştir.


Örneğin dünya üzerinde yüzlerce çeşit hastalık olması, mikroskobik bir virüsün kendisinden milyonlarca kat büyük insan bedenine ölümcül bir etkide bulunabilmesi, insanın sürekli temizlenmeye, yemek yemeye, dinlenmeye ve uykuya muhtaç olması, insan ömrünün ortalama 60-70 yıl gibi çok kısa bir süre olması, zamanın insan üzerinde son derece yıpratıcı bir etkisinin olması, istisnasız herkesin sonunun mutlaka ölüm olması, hayat boyunca elde edilen malın, mülkün, itibarın, sevilenlerin arkada kalması, insan bedeninin toprak içerisinde çürüme sürecine girmesi gibi birçok neden, insanların dünya hayatının geçici ve eksikliklerle dolu, insan ruhunu asla tatmin edemeyecek bir yer olduğunu anlamaları için yeterlidir aslında. Tüm bunlar insanları dünyaya bağlanmaktan alıkoyacak çok önemli gerçeklerdir. Allah Kuran'da, dünyanın "öylesine" bir yer olarak yaratılmadığını, belirli bir hikmet üzerine var edildiğini şöyle bildirir:


Biz, bir 'oyun ve oyalanma konusu' olsun diye göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları yaratmadık. Eğer bir 'oyun ve oyalanma' edinmek isteseydik, bunu, Kendi Katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık, böyle yapardık. (Enbiya Suresi, 16-17)


Nitekim insan biraz düşündüğünde, dünyanın sonsuza kadar kalınacak bir yer olmadığını, sadece bir deneme mekanı olduğunu, bu hayatın son durak değil, aksine kısa süreli bir uğrak yeri olduğunu, bu geçici mekanda yaşadığı her anından sorumlu tutulacağını, en önemlisi kendisini yoktan var eden Rabbimiz'e karşı bir sorumluluğu olduğunu rahatlıkla anlayacaktır.


Bu anlayışa sahip olan insanın bir aşama daha ilerleyerek şunu düşünmesi gerekir: Allah dünyada bütün insanları türlü türlü olaylarla, şerle ve hayırla denemektedir. Gün içerisinde insanın karşılaştığı tüm olaylar, aslında ölümden sonraki sonsuz hayatta bulunacağı mekanı belirleyen denemelerden oluşmaktadır. Ve Allah her insana bu denemede bir kolaylık kılmış ve ona yolunu, yani ne yapması gerektiğini gösterdiğini bildirmiştir:


Şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık. Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör. (İnsan Suresi, 2-3)


Ayetlerde bildirildiği gibi, Allah tüm insanların yaşamlarında mutlaka onlar için doğru olan yolu göstermiş, din ve güzel ahlak hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlamıştır. Her insan dünyanın geçici bir yer olduğunu ve ahireti için hayatını Allah'ın hoşnut olacağı gibi yaşaması gerektiğini bir vesile ile öğrenir. Kısacası, bu dünyada yaşanan, insanların haberdar olmadıkları veya kazançlı olmak için ne yapmaları gerektiğini bilmedikleri bir imtihan değildir. Allah her çağda gönderdiği elçileri, geçmişte göndermiş olduğu kitapları ve her insanda yarattığı vicdan ile, insanlara doğru yolu gösterir ve onları yanlış olanlardan sakındırır. Allah'a iman eden, tam bir teslimiyetle teslim olan, sadece Allah'ı dost ve vekil edinen, her olayda Allah'a dönüp yönelerek O'na tevekkül eden müminler için, Allah'ın yarattığı her deneme çok kolay ve zevklidir. İmanın sırrını bilenler, Allah'a samimi olarak iman edenler için dünya hayatının hiçbir anında zorluk, sıkıntı, keder, cefa, güçlük olmaz. Her olay, Allah'a yakınlaşmak ve cenneti daha şiddetli umabilmek için bir nimete dönüşür.


Samimi imanın şartlarından biri de Allah'ı çok iyi tanımak ve bilmektir. Bir insan Allah'ı ne kadar iyi tanırsa, Allah'ın gücünü ne kadar iyi bilirse, takvası ve Allah'a yakınlığı da o kadar güçlü olur. Örneğin Allah'ın affediciliğini bilen bir insan, hiçbir zaman hatalarından veya eksikliklerinden dolayı ümitsizliğe veya karamsarlığa kapılmaz. Allah'ın rızık veren olduğuna iman eden biri, para kazanma konusunda hırs yapmaz. Rızkı verenin Allah olduğunu bilir; çalışır, çaba gösterir ama rızkın miktarını Allah'ın tayin ettiğini ve kendisinin değiştiremeyeceğini bilmenin teslimiyetini yaşar. Dolayısıyla, Allah'ı bilen ve tanıyan bir insan için dünya hayatı büyük bir kolaylık ve nimetlerle doludur; o insan her an Allah'ın bir tecellisini ve yaratışındaki bir güzelliği görerek yaşar. Kısacası Allah'a teslim olmuş salih Müslümanlar için Allah'ın yarattığı imtihan son derece kolay ve zevklidir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder